Kitap Adı: Bana Prenses Deme!
Yazar: Vefa Enver
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 471
Etiket Fiyatı: 25TL
Merhaba arkadaşlar :D 4. Blog turumuzdan herkese merhaba :) Okulların açılmasına çok az bir zaman kaldığını fark ettiğimden beri moralim bozuk. Bir karış suratla evde dolanıp duruyorum. Aslında okula karşı bir insan değilim. Arkadaşlar falan ortam güzel ama saatlerin erken olması, dersler, sınavlar derken genel açıdan kötü. Bu konuda da içim çok dolu bir başlasam anlatmaya yorumdan uzun sürer dertleşmek isteyenleri beklerim, ama şimdi size kitabımızın yorumunu yapayım. Hem moral oluyor blog, tur iyi geliyor valla ilaç gibi :D
Kısaca konuya değineyim. Nil adında dünyalar güzeli bir kızımız var. Kendileri 19 yaşında olmasına rağmen erkekler hakkında sıfır tecrübeye sahip. Nedeni ise Murat. Varlıklı bir ailenin kızı olan Nil, babasının yanında çalışan Murat'a fena tutuldu. Öyle ki nişanlısı Gamze'yi bile umursamayarak onu elde etmeye kararlı.
Nil bu çabalar içindeyken beklenmedik bir şekilde hayatına Yiğit giriyor. Kendileri 34 yaşında olsada tam bir çapkın. Aşka inanmıyor ve kesinlikle bir şeyleri alışkanlık haline getirmeye de karşı. Fakat yenilikler ve farklı tatları keşfetmek gibi de bir hobisi var. Güzeller güzeli sevgilisi Tuğba'ya rağmen. Hayattan alabileceği tüm tecrübeyi kaptığını düşünen Yiğit, Nil'i baştan çıkarma oyununa girişse de, o çok önem verdiği kontrolü kaybetmek üzere olduğundan haberi bile yok.
Konumuz bu şekilde gelelim benim düşüncelerime. Klasik bir konusu var ama beni sıkan bir kitapta olmadı. Aman aman bayıldım diyemeyeceğim ama okurken de eğlenmedim değil. Önce sevmediğim olayları söyleyeyim. Ana karakterimiz olan Nil'e ısınamadım. 19 yaşında olmasına rağmen kitapta da sürekli vurgulandığı gibi oldukça çocuksu ki buna karşı değilim benim haz etmediğim nokta fazlaca şımarık olması. Çoğu zaman oyuncağını kimseyle paylaşmak istemeyen bir çocuktan farkı kalmıyor. Hatta bir tık daha ileri gidip neredeyse diğer tüm karakterleri Nil'den fazla sevdim diyebilirim. Mesela Murat'ın nişanlısı Gamze ya da Yiğit'in sevgilisi Tuğba gibi.
Diğer sevmediğim nokta fazlaca aşk üçgeni var. Konudan da anlaşıldığı gibi Nil iki erkek arasında kalıyor ama bu erkeklerin de birinin nişanlısı diğerinin sevgilisi var ve erkek karakterlerimiz de her iki kıza da değer veriyor.Böyle olunca da sanki tam olarak kimse kimseyi sevmiyormuş gibi ya da diğer alternatifini hiç aklından çıkaramayacakmış gibi geliyor. Ayrıca Nil çok fazla döneklik ediyor ki bu da insanın sinirlerini fazlaca bozuyor.
Bir de Yiğit ile Nil'in arasında 17 yaş var neredeyse. Yani tamam tabii ki kendinden büyük birinden hoşlanabilirsin ama Yiğit babasından sadece 5 yaş küçük.
Şimdi sıra geldi sevdiğim yerlerde. Konudan sadece aşk üçgenlerine dayalı bir kitap olduğu sanılabilir. Bir açıdan da öyle aslında fakat başlardan başlayan ve sizi merak ettiren bir olayda söz konusu ama o kısmın ne olduğunu söylemeyeyim sürprizi kaçmasın :D Hatta şimdi dank etti birden fazla olay var :D
Onun dışında kitapta nefretlik bir karakter yok. Her karakteri ayrı ayrı sevdim. Tuğba, Gamze, Eda*Nil'in en yakın arkadaşı*, Murat, Yiğit... hepsini sevdim fakat olması gerektiği gibi her birininde bazı huylarına ya da davranışlarına gıcık oluyorsunuz. Ah, tabii Nil hariç, ondan toptan nefret ettim.
Yiğit karakterini de sevdim. Yaş konusunda dediğim gibi biraz sorun yaşadım ama Nil'e olan korumacı tavırları, sahiplenmesi, kıskanması, her başını derde soktuğunda yardımına koşması...oralar beni benden aldı tuhaf tuhaf sırıttım <3
Nil'den tek başına ne kadar hoşlanmasam da Yiğit ve Nil olarak bakınca aralarında geçen konuşmalar, laf atmalar, ufak oyunlar hepsi de çok eğlenceliydi.
Murat'da aynı şekilde tabii ki Yiğit kadar sevmedim ama o da kalbimde. Kızdığım noktalar tabii ki var Murat'a da ama genel olarak Murat karakterini de sevdim sadece kitap bittiğinde aklımda Murat ile ilgili sorular kaldı.
Kitapta en sevdiğim şey karakterler ve özellikleri oldu zaten. Her birine gerçekten çok değer verdim.Başlarından geçenler, hayata bakış açıları...sevmediğim kısımları zaten yukarı da söyledim tekrar etmeyeyim bir daha :D
Kitabımız bu şekilde. Tavsiye eder miyim? Türünün hayranları okuyabilir ama dediğim gibi ben ayılıp bayılmadım. Son kısımlara doğru daha çok sevdim kitabı.
BANA PRENSES DEME'Yİ OKUMAK İÇİN 5 NEDEN:
1-Bu kitabın her bir sayfası aşk, heyecan ve bolca karnınızda kelebekler uçuşturacak sahnelerle dolu.2-Aşk kitabının olmazsa olmaz geometrik şekli üçgenlerden bu kitapta bolca var!
3-Bu kitapta nefret edeceğiniz bir karakter yok! Her karakteri iyisiyle kötüsüyle bağrınıza basacaksınız. - Nil hariç-
4-Tabii ki de olmazsa olmaz aşk oyunlarımızda var. Tatlı atışmalar, yüzünüzü güldüren kıskançlıklar ve entrikalar!
5-Kitabın sonuna kadar aklınızda 5N 1K soruları dört dönüyor. Kim kiminle olacak, kördüğümler nasıl çözülecek derken bir bakmışsınız kitap bitmiş.
Ön okumamız da aşağıda buyurun bir kaç bölümde kendiniz deneyin. Kitap hakkında sorularınız varsa ya da tartışmak isterseniz yorum yazabilirsiniz,facebook'tan ulaşabilirsiniz. Hesabımın olduğu her yerden ulaşabilirsiniz kısacası :D Bende sizi ön okuma ile baş başa bırakayım:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder