Yazar: Veronica Roth
Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı:278
Etiket Fiyatı: 19TL
Merhaba millet!! 14. KCY blog tur kitabımız olan Dört ile karşınızdayım. Uyumsuz'u okumayan kalmamıştır herhalde, okumayan varsa lütfen gitsin ve okusun. Cidden okuyun :D Minik sürprizimizi de herhalde duymuşsunuzdur, turumuza Eren Abi konuk olarak katılmayı kabul etti, çok teşekkür ederiz ona da süper bir vlog çekmiş :D Bu tur sanırım KCY için çok önemli bir olay olacak çünkü turumuzda 3 tane vlog var!! Eren Abi'nin dışında Melis Kitaplar Diyarında'dan Melis ve İki Kapak Arasında'dan Rabia'da vlog çekti, hepsinin vlogları birbirlerinden güzel olmuş, kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim <3 Öncellikle şunu söyleyeyim ben, Yandaş'ı okumadan Dört'ü okudum ve hiçbir şekilde spoiler tehlikesi yok, Yandaş'ı okumayanlar rahat rahat okuyabilirler. Ama spoiler tehlikesi karşı, öncelikle Kuralsız ve Uyumsuz'u okumanızı tavsiye ederim , aynı şekilde yorumumu da serinin ilk iki kitabını okumayanlar okumasın lütfen :D
Ufak uyarılarımız da bittiğine göre Dört'e geçebiliriz. Uyumsuz ve Kuralsız'ı bayağı önce okuduğum için seri hafiften tozlanmaya başlamıştı bende, hafiften kenara iteklemiştim üstüne bir sürü kitap okuyunca, Dört seriyi aslında ne kadar sevdiğimi ve özlediğimi hatırlattı bana.
Kesinlikle bir yan seri falan değil Dört, sadece Tobias'ın hayatından bazı bölümleri görüyoruz o kadar ama lütfen çok gereksiz olduğunu düşünüp almamazlık yapmayın. Seriyi okuyanlar mutlaka okumalı çok şey kaçırır demiyorum ama özellikle seriyi önceden bitirmiş ve Yandaş'tan sonra yasa girmiş okuyucular Dört'le bir nebze olsun rahatlayabilir, özlem giderebilirler.
Kitaba Tobias babasının yanındayken başlıyoruz. Babasından zaten Uyumsuz fanları olarak nefret ediyorduk ama Tobias'ın ağzından ona yapılanları, korkularını, küçük bir çocukken yaşadıklarını okuduğunuzda öfkeniz katmerleniyor ve adamı 49 yerinden bıçaklayasınız geliyor.
Ardından Cesurluğu seçerken olan duygu karmaşasını, hangi topluluğun ona uygun olduğuna karar vermesi gereken yerleri okuyoruz.Yani babasından kaçışını. Cesurluk'ta bir yandan çok başarılı olurken diğer yandan topluluğun sosyal durumuna içten içe karşı çıkmasını, gelecekte olacak şeyleri önceden hafif hafif tahmin etmesini görüyoruz ki bu da aslında Tris'e oranla Tobias'ın daha makul olmasını açıklıyor çünkü Tobias bu olacakları az çok önceden beri bekliyordu ve bu olaylar için ince ince kendi planlarını işlemeye başlamıştı. Annesi ile geçmişte olan buluşmaların detayları, Fedakarlık planını öğrendiğinde verdiği tepkiler, birinci olduğunda Cesurluk başkanlığı (?) teklifini geri çevirip eğitmen olması falan bunların hepsini Tobias'ın gözünden resmen farklı bir hikayeymiş gibi okuyoruz.
Bir yandan Tris gelmeden önce arkadaşlarıyla ilişkisinin nasıl olduğu, kızlarla arasının nasıl olduğunu görüyoruz. Özellikle kızlar söz konusu olduğunda çok tatlı oluyor. Bizim koskaca Dört bir kızla buluştuğunda ne yapacağını bilemiyor falan derken acayip tatlı bir çocuk haline geliyor. Ama tabii ciddi bir ilişkisi yok kızlarla rahat olun :D Tris'in üstüne hiçbir şekilde gül koklanmadı.
Kitabın sonlarına doğru Tris geliyor ve aman tanrım tabii ki de o kısımlar en çok hoşuma giden kısımlardan biriydi. Tobias'ın gözünden Tris'i görmek cidden süper.
Daha fazla neler olduğunu söylemeyeyim ama yazdıklarımdan da fazlası var hani. Yorumuma gelecek olursak daha önce dediğim gibi serinin üstünde olan o tozları silkeledi resmen, şiddetle seriyi okuyanlar okusun demiyorum konu olarak bir şey kaçırmazsınız ama Dört'ün gözlerinden olayları görmekte cidden farklı bir şey yani. Durağan bir kitap değildi zaten, hızlı bir şekilde okutuyor kendini. Karakterleri zaten biliyorsunuz ve Uyumsuz okuyucularına tabii ki de önereceğim bir kitap. Hem Tobias'ın kitabı ya!! Almamazlık yapmayın, o adamı hepiniz seviyorsunuz, biliyorum :D Özellikle bence tatil de süper okursunuz o yönden de tavsiye ederim. Hepinize iyi okumalar ve iyi tatiller millet!!
ALINTILAR
"Öyle mi?" diyorum. "Bakın, direnmek sizi nerelere getirmiş. Neredeyse çökmek üzere olan binalarda, teneke kutuların arasında yaşıyorsunuz. Bana o kadar da harika görünmüyor." Adamın geldiği kapıya yöneliyorum. Oradan dışarıya açılan bir kapı bulacağımı biliyorum; zaten buradan bir an önce çıkmak istediğimden, nereye gittiğiminde bir önemi yok. Battaniyelerin üzerinden dikkatle atlıyorum. Koridora vardığımda adam "Toplulukta boğulmaktansa, teneke kutulardan yemeyi tercih ederim." diyor.
*****Ama babamın beni yönlendirdiği yoldan yürümeye direnecek gücüm yok. Bu Fedakarlık ezikliğine direnemem.
*****"Hepiniz testten canlı çıktınız," diyor Amar. "Tebrikler, Çömezliğinizin ilk gününü, farklı başarı dereceleri ile bitirdiniz." Sonra Eric'e bakıyor. "Ama hiçbiriniz, Dört kadar iyi değildiniz." Bunu söylerken parmağıyla beni gösteriyor. Kaşlarımı çatıyorum. Dört mü? Korkularımdan mı bahsediyor?
*****Korku simülasyonundan önce, Cesur olma yolunda beni ezip geçebilecekleri biri olarak görüyorlardı. Şimdi Eric gibiydim: dikkat edilmesi, hatta belki korkulması gereken biriyim. Amar, bana bir isimden daha fazlasını vermiş oldu. Bana güç verdi.
*****Yeni bir adım var. Yani artık yeni biri olabilirim. Bilgelik bilgiçliğine kestirip atabilirim. Tehlikeli birine karşı diklenebilirim. Sonunda savaşmaya hazır birine dönüşebilrim. Hakkıyla Dört olabilirim.
*****Çektiğim onca acı, yediğim onca dayaktan görünür bir iz kalmamış olması bana her zaman salakça gelmiştir; bazen kendime kanıtlayamasam da her şeyin geçmişte kaldığından,hatıralarımın zamanla bulanıklaşmaya başladığından kuşkulanıyorum. Yaralarım iyileşirken, sonsuza kadar kaybolmadan bana hatırlatacak bir şeyim olsun istiyorum. Yaralar böyledir, daima her yere seninle taşırsın.
*****Olduğum kişi,olabileceğim kişi beni korkutuyor.
*****"Cesurluk Bilgisi: Kursa Başlarken," diyor. "Ders bir: Burada arkadaşlarına sarılabilirsin."
"Biz arkadaş mıyız?" diyorum yarı şaka yollu.
"Of, kapa çeneni," diyen Shauna koridordan yatakhaneye doğru koşuyor.*****"İyiymiş," diyor Shauna gülerek. "Randevuya on dakika falan dayanabildi mi bari kızcağız?"
"Beş," derken bende kendimi tutamayıp gülüyorum. "Anlaşılan duygusuz herifin tekiyim."
"Olamaz," diyor Shauna, sahte bir hayretle. "Sen mi? Ama sen her zaman duygusal ve tatlı birisindir!"
"Çok komik," diyorum.*****"Bu sen değilsin," diyor. "Beni gördüğüne biraz da olsa sevinmedin mi?"
"Seni gördüğüme mi?" diyorum. "Seni hayal meyal hatırlıyorum Evelyn. Seninle yaşadığım süre kadar sensiz yaşadım."*****Jeanine Matthews'un elinde şekillenip kalıba girmeyeceğim. Ne onlar ne annem ne de babam için bir piyon olacağım, kendimden başka kimseye ait olmayacağım.*****Annem dün bana iki seçenek vermişti; Ya bir Cesurluk piyonu olacağım ya da topluluksuz kalacağım. Ama üçüncü bir seçeneğim daha var: ikisi de olmamak. Bütün topluluklarla mesafemi eşit tutacağım. Radar kapsamında özgür yaşayacağım. Asıl istediğim bu. Beni şekillendirip kalıba sokmak isteyenleri teker teker kendimden uzaklaştırıp, bunun yerine kendi kendimi şekillendirip kendi kalıbımı oluşturacağım.*****Beatrice. Bu isim Tris'e hiç yakışmıyor.*****Tris'e göz atıyorum. Yanakları kızarmış. Annesinin sevincinden mutlu olmuş gibi görünüyor. O anda, onu ilk gördüğümden beri ilk kez ne kadar değiştiğini fark ediyorum. Oysa ağın üzerinden ahşap döşemeye yuvarlanırken, fazlasıyla kırılgan bir hali vardı. Sanki yere değdiği anda parçalanacakmış gibi görünüyordu. Yüzündeki çürükler ve her şeye hazır olduğunu gösteren dik duruşuyla artık hiç kırılgan değil.*****"Transferlerin yatakhanesinde bir şey oldu."
Nedense ilk aklıma gelen o oluyor. Bana bakan kocaman gözleri gözümün önüne geliyor.*****"Dokunma bana!"
"Bittti," diyorum yüzümü ekşiterek. Yumruğu, sandığından daha güçlü. Acıya aldırmadan saçlarını okşuyorum, çünkü aptalım, düşüncesizim, gerzeğin tekiyim...*****Tris sapına kadar bir Cesur olsa da bu topluluk artık Cesurlardan oluşmuyor.*****Ama Tris ağa ilk atlayan olduğunda, ilk yemeğimiz sırasında bana meydan okuyarak, sorularına sevimsiz cevaplar verdiğimde pes etmeyerek, Al'in yerine geçerek bıçakları fırlatttığımda gözünü kırpmadan gözümün içine bakarak saygımı kazanmıştı. Tris benim altım değil, bu mümkün değil.*****Tris Eric'in öğrenmesini istediği dersleri öğrenmiyor. Çok daha farklı, çok daha büyük dersler çıkarıyor.*****Onunlayken, başkalarıyken olduğunun aksine ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yuvarlak konuşuyorum, çünkü aklım tişörtünün altından hissettiğim teniyle karışmışken, kendime hakim olmanın en kolay yolu bu.*****Yaklaştıkça ona dokunmaktan başka bir şey düşünemiyorum ve ağzım kurumaya başlıyor. Hiç kimseye, özellikle de kızlara karşı hiç böyle şeyler hissetmemiştim.*****"Sen bir Uyumsuzsun," diyorum. Bugün ona iyi davrandığım söylenemez. Dün gece onu arkadaşlarıyla birlikte kanyonun orada gördüm ve bir an boş bulunup, belki de içkili olduğumdan ona gereğinden fazla sokulup güzel göründüğünü söyledim. İleri gittiğimden korkuyorum. Şimdiyse bambaşka nedenlerden dolayı korkuyorum.
Tris camı çatlattı. O bir Uyumsuz. Hayatı tehlikede.*****Sonra parmaklarının benimkilerin arasına kaydığını fark edince şaşkınlıkla ona bakıyorum. Elini hafifçe sıkarken, daha önce kazara bile olsa defalarca dokunmuş olsam da bütün çekincelerim ve bitkinliğime rağmen, Tris'in bu sefer karşılık verdiğini hissediyorum.
Ardından Tris dönüp koşarak arkadaşlarına yetişiyor.
Tıpkı bir gerzek gibi sırıtırken orada öylece kalakalıyorum.*****İşte o anda, ona karşı hislerimin kaçınılmazlığını kabul etmek durumunda kalıyorum. Bu beni hiç neşelendirmiyor. Biriyle konuşmam gerekiyor. Ve sebebi ne olursa olsuno birisinin Tris olduğunu bir şekilde biliyorum.*****Elleri belime yerleştiğinde bedenlerimiz kenetleniyor. Kendini bana mı itiyor, yoksa beni kendine mi çekiyor, tam ayırt edemiyorum.Parmakları sırtımda dolaşıyor, onu daha önce hiç istemediğim kadar çok istiyorum. Bu öylesine fiziksel bir çekimden ibaret değil. Onu her şeyimle istiyorum. Onu istiyorum.*****Artık ona yakın durmak yetmiyor, hep yakınında olmak istiyorum.
Onu öpmek istiyorum, ama şimdi zamanı değil.Dudaklarım alnına değdiğinde ikimizde kıpırdamadan duruyoruz. Benim için artık geri dönüş yok.*****Beline iyice sarılıp yüzümü omzuna gömüyorum. Elma gibi tatlı Cesurluk sabunu kokuyor.
Nerede olduğumu unutuyorum.
Tris yine korku simülasyonundan bahsediyor. Onu dinliyorum ama daha çok onu hissediyorum.*****"Çoğu erkek bir kızla küçücük alanlarda sıkışıp kalmaktan keyif alır."
"Klostrofobisi olan erkekler keyif falan almaz Tris."*****Yetmiyor. Onu kendime çekip daha ateşli öpüyorum. Tris birden canlanıp kollarını boynuma doluyor, bana iyice sokuluyor. Yine de yetmiyor. Böyle bir şey mümkün mü?*****Hislerim beni yanıltmamış: Tris güvenilir biri. İyisiyle kötüsüyle sırlarımı, utançlarımı, terk ettiğim ismimi onunla paylaşmakla iyi etmişim. Bundan adım gibi eminim.*****Bu kız benim çömezim, çünkü her şey bir yana bu transfer Fedakarlık'tan geliyor.*****Gülümsediğinde ilk kez, benden hoşlanıp hoşlanmadığımı merak ediyorum. Bu halimle bile bana gülümseyebiliyorsa...Eh belki de hoşlanıyordur.
Bildiğim tek bir şey var: Bu dünyanın ne kadar berbat bir yer olduğunu unutmak için alkol yerine onu tercih ederim.
Dört'ü aldım - ama Allegiant'ı okumamış olduğum için kapağına dokunmaktan fazla bir şey yapamıyorum :D
YanıtlaSilAman kendine hakim ol!! :D En azından ilk kitabı okuduktan sonra okuman çok daha keyif verici olacaktır :)
Sil